Ekonomi

Borsaya yabancı ilgisi ne kadar hızlı devam edecek? Swap piyasası açılacak mı?

Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, Borsa İstanbul’a yabancı ilgisinin devam edip etmeyeceğine dair bir yazı kaleme aldı.

Eryılmaz, “Son yapılan düzenleme ile Londra’daki swap kanalı neredeyse tamamen kapandı. Nitekim yabancıların çok hızlı girebildiği bu kanalın açılacağı haberi de deyim yerindeyse piyasayı heyecanlandırdı.”

Doç. Dr. Eryılmaz, “Dış giriş beklentisini artıran bir diğer gelişme de Moody’s’in Türkiye’nin kuralcı ve öngörülebilir bir politikaya geçişini ülkenin kredi görünümü ve notu açısından olumlu değerlendirmiş olmasıydı.”

İşte Eryılmaz’ın o yazısı:

29 Mayıs’ta ikinci tür seçimlerin sona ermesiyle borsaya yabancı girişi 2013’ten bu yana ilk kez 9 hafta üst üste devam ederek 1.930 milyar dolara ulaştı. Yabancı girişiyle birlikte borsadaki döviz kuru yüzde 27’den yüzde 30,5’e yükseldi. Yabancı girişinin artmasıyla birlikte tabii ki ilk soru bu girişler beklentileri ne kadar karşıladı? Bu konuda farklı görüşler var. Bazıları bu girişleri yetersiz ve beklentilerin altında bulurken, diğerleri oldukça olumlu değerlendiriyor. Bence bu iki görüşün orta noktası en makul olanı, yani şu ana kadarki yabancı girişleri ne yetersiz ne de çok hevesli olarak yorumlanmamalı diye düşünüyorum.

Tabii bu noktada kritik bir soru daha gündeme geliyor; Önümüzdeki dönemde yabancı girişleri devam edecek mi, devam edecekse hangi hızla? Bu noktada piyasa beklentisi yabancı girişlerin son 9 haftalık ivmeye yakın seyrini sürdürerek kısa vadede en kötü ihtimalle borsayı desteklemeye devam edeceği yönünde. Ancak bu hafta gelen iki haber daha yabancı giriş beklentisini oldukça artırdı. Bunlardan ilki, Londra ile takas kanallarının yeniden açılacağına dair sahne arkası bilgisiydi. Döviz swap işlemlerine ilişkin ilk kısıtlama bildiğimiz üzere 2018 yılında olmuştu. Bu kısıtlamaya göre bankaların yurt dışı yerleşiklerle para takası ve swap benzeri işlemlerinin bankaların yasal özkaynaklarının yüzde 25’ini geçemeyeceği ilgiliydi. . Akabinde 2020 yılındaki pandemi döneminde bu kısıtlama önce yüzde 25’ten yüzde 10’a, ardından yüzde 10’dan yüzde 1’e indirildi. Sözün özü, son düzenlemelerle Londra’daki takas kanalının neredeyse tamamen kapanmasıydı. Nitekim yabancıların çok hızlı girebildiği bu kanalın deyim yerindeyse açılacağı haberi piyasayı heyecanlandırdı. Bankalar, haber günü yabancı girişlerin artacağı ve bankalara yöneleceği beklentisiyle Perşembe günü yüzde 8,7 yükseldi. Bu konuda iyimser olduğumu söyleyebilirim. Yani yakın vadede yabancı girişini artırmak için takas kanallarının açılmasına yönelik bir adım atma ihtimalini çok güçlü görüyorum. Swap kanallarını rahatlatmak için atılacak her adım ekonomi yönetimi açısından bazı riskler taşısa da yabancı girişinin desteklenmesi çok kritik.

Yabancı girişine ilişkin beklentiyi artıran bir diğer gelişme de Moody’s’in Türkiye’nin kuralcı ve öngörülebilir bir siyasete geçişini ülkenin kredi görünümü ve notu açısından olumlu olarak değerlendirmesi oldu. Bu değerlendirmenin ardından tabii ki Türkiye’nin kredi notunda ve görünümünde bir değişiklik olup olmayacağı tartışması gündeme geldi. Bundan sonra gözler 8 Eylül’de Fitch, 29 Eylül’de S&P ve 15 Aralık’ta Moody’s tarafından Türkiye’nin kredi notu ve not görünümünde olacak. Not görünümünün ve kredi notunun pozitif geleceğini şimdiden söylemek mümkün değil. Türkiye’nin böyle devam etmesi durumunda kredi notunun yükseleceğini söyleyen Moody’s bile Türkiye ekonomisine ilişkin risklerin altını çiziyor. Bu kapsamda kurum, rasyonelliğe dönüş kapsamında uygulanan politikaların ekonomiyi kabul edilebilir bir seviyeden daha hızlı yavaşlatması durumunda yeni bir politika değişikliği riskinin olması durumunda kredi görünümünün negatife dönebileceği uyarısında da bulunuyor. Takip edip göreceğiz elbette ama kredi notunun yükseltilmesi, başta büyük fonlar olmak üzere yabancı girişleri olumlu yönde etkileyen çok değerli bir gelişme olacağından şüphe yok.

Açıkçası yabancı kredi derecelendirme kuruluşlarının her şey yolunda olsa bile bir süre daha not artışını izlemeye devam edeceğine inanıyorum. Benim asıl ilişkim onlar için en büyük soru işaretinin atılan adımların ne kadar devam ettirilip sürdürüleceğidir. Çünkü artık rasyonaliteye dönme aşamasında olmamıza rağmen Naci Ağbal olayı hafızalarında oldukça taze. Bu konuda biz yerli yatırımcılardan daha şüpheci oldukları kesin. Geçtiğimiz Cuma günü JP Morgan tarafından düzenlenen uluslararası yatırımcı toplantısının ardından konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye büyük ilgi gösterdiğini ve atılan adımları doğru bulduklarını ifade etti. Ancak bu olumlu niyetlere rağmen bekle-gör modunda olduklarının da altını çizdi.

Bu nedenle Sayın Şimşek’in de belirttiği gibi uygulanan politikaların devam edip etmeyeceği konusunda bir süre daha bekle gör modunda olmaya devam edecekler.

Yabancı kaynak girişi ile ilgili son bir noktaya değinmek istiyorum. Mehmet Şimşek, bu hafta BAE ile imzalanan 50 milyar dolarlık yatırımın ilk kısmının bu yıl ülkeye geleceğini bildirdi. Şimşek Bey’in anlatımlarından anladığım kadarıyla deprem bölgelerinin finansmanı için 8,5 milyar dolarlık sukuk yatırımı ve Eximbank aracılığıyla 3 milyar dolarlık ihracat takviyesinin yakın zamanda ülkeye girmesi mümkün görünüyor.

KAYNAK: PARAMETRE

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu